Ana içeriğe atla

Sayın Kutlu Özen Hocamızın Araştırmalarında KÖROĞLU Sivas Folkloründe Daha Fazla Yere Sahip. "PAŞAFABRİKASI ÇAĞLAYAN ÜZERİNE KIR ATLI HEYKELİ UYGUN OLUR" Köroğlu’nun Sivas Coğrafyası: Destan kahramanı Köroğlu’na sağlam bir teşhis koyabilmemiz için, onun coğrafyasını da tesbit etmek zorundayız. Pertev Naili Boratav, Köroğlu Destanı adlı eserinde, destanın coğrafyasını üç bölümde incelemiştir. a. Kahramanların isimlerine izafe edilen yerler. b. Destanda Köroğlu’nun makamı olarak gösterilip bugün de aynı surette telakki edilen ve aynı isimleri taşıyan yerler. Çamlıbel, örneğinde olduğu gibi. c. Halk muhayyelesinde Köroğlu Destanı’yla Köroğlu’nun efsanevi maceralarıyla alakası gösterilen mahaller. Bu üç sınıftaki coğrafi isimler, aynı zamanda Köroğlu Destanı’nın intişar sahasını ve halk üzerinde icra ettiği tesiri göstermek itibariyle önemlidir.[6] Boratav bu eserinde kahramanların isimlerine izafe edilen Köroğlu Dağı, Köroğlu Kayası, Köroğlu Kalesi, Köroğlu Boğazı, Köroğlu Derbendi, Köroğlu Çeşmesi, Köroğlu Mezrası, Köroğlu Mağarası...şeklinde Bolu’dan başlayan, Tiflis’e kadar uzayan bir coğrafya içinde 50’ye yakın yer tesbit etmiştir. Bu tesbitlerde Sivas yöresinden söz edilmez. Çamlıbeller bölümünde ise Tokat ile Sivas arasındaki Çamlıbel Dağı alınır. Biz bu tebliğimizde Köroğlu’na izafe edilen kapalı ve açık mekanları sunmaya çalışacağız. l.Sivas’taki Köroğlu Mağarası: Köroğlu Mağarası, Sivas’a 6 km. uzaklıktaki Paşa Fabrikası yakınlarında bulunmaktadır. Burası Sivas halkının günübirlik gittiği bir mesire/piknik yeridir. Yakın yıllara kadar Sivas’ın içme suyu Paşa Fabrikası’ndaki gözelerden sağlanmaktaydı. Efsaneye göre Köroğlu ile annesi Mihr-i Vefa bu mağarada yaşarlarmış. Bu kadın, Köroğlu Mağarası yakınlarına kendi adını taşıyan bir çeşme yaptırır. Bugün de Sivas’ın tatlı suyu Mihrivefa gözesinden getirilmektedir. Köroğlu Mağarası, Köroğlu kayalıklarının oyulmasıyla meydana gelmiştir. Kayalıklarda birbirine yakın iki oda bulunmaktadır. Bunlardan biri ocaklık olarak olarak kullanılmıştır. Burayı taşlara oyulmuş dört küçük pencere aydınlatır.Ocaklık olarak kullanılan mağaranın duvarları islerle kaplanmıştır. Ahır olarak kullanılan mağaranın tavanı daha temizdir. Mağaraya 30 basamaklı bir taş merdivenle inilip çıkılmaktadır. Efsaneye göre Bolu Beyi’nden öcünü alan Köroğlu, annesiyle birlikte Sivas’a gelir ve gözlerden uzak bu mağaraya yerleşir. Köroğlu’nun ününü duyan çevre köyler de her yıl Köroğlu’na koyun, kuzu gibi hediyeler getirirler. Köroğlu da bunları mağarasında pişirir ve çağlayanın başında yermiş.[7] Yine halk inanışına göre bu çağlayandan ölümsüzlük suyu akarmış. Köroğlu’nun Kırat’ı çağlayandan akan suyu içtiği için ölümsüzleşmiştir. Atının ölümsüzleştiğini gören Köroğlu çağlayanın dibine gelir. Eğilip su içmek isterken, ak sakallı bir derviş buna mani olur. Köroğlu ürpererek çağlayandan uzaklaşır. Daha sonra geldiğinde çağlayanın suyunun kuruduğunu görür.[8] 2.Sivas Çamlıbeli: Sivas Çamlıbeli, Yıldızeli ilçesine 10 km. uzaklıktaki Ilıca köyünden başlar, Tokat sınırları içinde devam eder. Köroğlu Destanı’nda geçen Çamlıbel de Sivas/Tokat Çamlıbeli olarak düşünülür. Çamlıbel, Sivas-Tokat karayolu güzergahında yer alır. Efsaneye göre Köroğlu kışları Bolu Çamlıbeli’nde, yaz mevsimini Sivas/Tokat Çamlıbeli’nde geçirirmiş.[9] Ümit Kafancıoğlu, Köroğlu Kol Destanları’nda Çamlıbel için şöyle demektedir: “ Sivas batısında, Çamlıbel denen yerde yurt-yuva kuran Köroğlu’nun, Bolu kentiyle hemen hemen hiç bir ilgisi yoktur. Bolu çevresinde Köroğlu adını duyanlara bile rastlanmaz. Sivas çevresinden devşirme olarak götürülen, sonra Enderun’da paşalık rütbesine ulaşan Bolu adındaki birinin Koroğlu’yla uzun boylu savaşı olduğu akla daha yatkın geliyor. Kaynak kişiler bu doğrultuda söz ettiler.”[10] 3.Kocacık Kayası: Kaya, Esen Çay ile İslim köyü arasındadır. Efsaneye göre Köroğlu, Kocacık Kayası’ndan Sivas’tan gelen kervanları dürbünle izlermiş. Yine birgün Sivas’tan bir kervan çıkar; kervancı da Köroğlu’nun kervanı izlediğini hisseder. Soyulmamak için Yıldızeli yoluna döner. Köroğlu bakıyor ki kervan Yıldızeli yoluna dönmüş. Yoğurt torbasını hemen taşın üzerine döker, paltosunu da kayalıklardan aşağı bırakır. Palto, Akbaba gibi süzülerek kayalıklardan aşağı iner...Kervancı, kayalıklardan parlayan iki gözün Köroğlu’nun dürbünü değil de kuşun gözleri olduğuna inanır. Kuş süzülerek inmeden önce kayaların üzerine beyaz renkteki pisliğini bırakmıştır...şeklinde düşünür. Köroğlu’nun bulunduğu kayaya doğru kervanını yöneltir. Kocacık Kayası’nın dibine geldiğinde Köroğlu, kervanın yolunu keser. Kervancı, Köroğlu’na “Köroğlu beni aldattın” der...Kocacık kayasının üzerinde çok uzaklardan görülen oldukça beyaz bir bölüm vardır. Burası, Köroğlu’nun yoğurt döktüğü yer olarak bilinir. Kocacık Kayası’nda Köroğlu Mağarası vardır. l996 yılında çobanlar mağaranın zeminini kazarken zırh yelek bulmuşlardır.Çakmak Beleni aşılınca İslim köyüne gelinir. Çamlıbel yakınlarında Balıbey köyü vardır. l970’li yıllarda burada 15-20 hanelik bir köy halkı yaşardı. Şimdilerde köy tamamen terk edilmiştir. Balıbey, Bolubey’i çağrıştırmaktadır. Ümit Kaftancıoğlu’nun sözünü ettiği Bolu Bey, acaba bu köyde mi yaşadı? Bilemiyoruz. Kocacık Kayası civarında ayrıca Tanışmant köyü de bulunmaktadır.[11] 4.Köroğlu Köyü (Boğazköy): Köroğlu köyü Kangal ilçesine l9.km. uzaklıktadır.Köy, konumu tibariyle dağlık ve kayalıktır. Boğazköy, Cumhuriyet’ten önce Sivas’ı Kangal üzerinden Malatya’ya bağlayan kervan yolu üzerinde bulunuyordu. Önemli bir geçit yeriydi. Boğazköy, konumu itibariyle dağlık ve kayalıktır. Efsaneye göre Köroğlu, köyün girişindeki boğaza yerleşerek burdan geçen kervanları gözetler .Köroğlu’nun adını taşıyan mağara, köy girişindeki kayalıklar üzerinde bulunmaktadır. Mağaranın içi oldukça büyük olup 200 koyun alabilecek genişliktedir. Efsaneye göre Köroğlu mağaranın bir bölümünde yatıp kalkmış, diğer bölümünü de atına ayırmıştır. Ahır olarak ayrılan bölümde atını yemlediği dikdörtgen planlı oyuk bir taş, onun yanı başında atını bağladığı demir bir halka bulunmaktadır.Mağara içindeki küçük çukurlar Köroğlu’nun atına ait ayak izleri olarak bilinir. Mağara yakınlarında Köroğlu’nun arılığı bulunmaktadır. Efsaneye göre Köroğlu bal ihtiyacını burdaki kovanlardan sağlamıştır. Burası da küçük bir mağaradır.[12] Yakın yıllarda Boğazköy’ün adı Köroğlu olarak değiştirilmiş. Köy yakınlarındaki istasyonun adına Köroğlu, onun devamı olan diğer istasyona da Ayvaz ismi verilmiştir.Bu istasyonlar Karagöl ile Bozarmut istasyonları arasındadır. 5. Köroğlu İstasyonu:Sivas’ı, Çetinkaya üzerinden Divriği ve Erzincan’a bağlı demiryolu üzerindedir.Karagöl-Bozarmut istasyonları arasındadır. 6. Ayvaz İstasyonu: Karagöl-Bozarmut istasyonları arasındadır. Demiryolu çamlık bir bölgeden geçmektedir. 7. Köroğlu Mahallesi: Suşehri ilçesindedir. İlçede aynı zamanda Köroğlu’na izafe edilen yedi delikli bir mağara bulunmaktadır 8. Köroğlu Kalesi: Kale, Kangal Termik Santrali’nin bulunduğu Hamal köyü yakınlarındadır. Eski kervan yolu üzerindedir. Bu yol, Hamal’dan sonra Karagöl üzerinden Boğazköy’e ulaşır.Hamal, Kangal’a 27 km. uzaklıktadır. Kale oldukça sarp ve yüksektir. Efsaneye göre Köroğlu, bir müddet de bu kalede kalmıştır. Kale içinde Köroğlu’nun oturduğu yerler, silahlarını koyduğu bölümler, atını beslediği bir ahır bulunmaktadır. 9. Köroğlu Mağarası: Zara ilçe merkezinde, Sami Paşa Çiftliği civarında Haçin adını taşıyan kaya mağarası vardır. Köroğlu’nun bir müddet bu mağarada kaldığına inanılmaktadır. 1o. Köroğlu Mağarası: Zara’ya l8 km. uzaklıktaki Canova köyünde Köroğlu mağarası vardır. Üç gözlü küçük bir mağaradır. Giriş, Köroğlu’nun oturduğu bölüm ve Kırat’ın ahırı olmak üzere üç bölümden ibarettir. ll. Köroğlu Mağarası: Köroğlu’nun adını taşıyan mağara Kızılkavraz köyündedir. Köyün yamacındaki kayalıklar içindedir. Mağara girişi çok dar olup, karanlık ve havasızdır. Efsaneye göre Köroğlu, bu mağarada bir gece geçirmiştir. 12. Köroğlu Mağarası: Porsuk köyü yakınlarındaki bu mağara Köroğlu Mağarası olarak bilinir. Efsaneye göre bu mağaranın bir kapısı varmış. Kapı kendiliğinden açılırmış. Mağara içinde Köroğlu’na ait eşyalar bulunuyormuş. Mağaraya giren, bir daha dışarı çıkamıyormuş. Tılsımlı bir mağara olduğu için kapı kapanınca bir daha açılmıyormuş. 13. Köroğlu Mağarası: Köroğlu’nun adını taşıyan bir mağara da Yıldızeli’nin Ortaçakmak köyündedir. Efsaneye göre Köroğlu Çamlıbel’de savaş yapmış. Savaştan sonra arkadaşları ile birlikte bu mağaraya sığınmış. Mağaranın aşağı taraflarında büyük bir düzlük bulunmaktadır. Burası Köroğlu’nun at koşturduğu yermiş. 14. Köroğlu Mağarası: Mağara, Ulaş’a bağlı Yenikarahisar/Karataş mezrasındadır. Kemer şeklinde oyulmuş bir dehliz; namazgah ve gözetleme yerinden ibaret bir mekandır. Ayrıca mağara içinde bir kaç su kuyusu da bulunmaktadır. Köroğlu, gözetleme yerinden gelip geçen kervanları gözetlermiş. Mağara içindeki çukurlar Köroğlu’nun atına ait ayak izleri olarak bilinir. 15. Köroğlu Mağarası: Mağara Ulaş, Karacalar Tekkesi yakınlarındadır. Mağaraya taşlara oyulmuş basamaklardan çıkılmaktadır. Mağara içinde oyuk bir yer bulunmaktadır. Efsaneye göre Köroğlu buraya ibriğini ve leğenini kormuş. Mağara içinde ayrıca Köroğlunun oturması için bir bölüm, atına ait ahır olarak kullanılan ikinci bir bölüm daha bulunmaktadır. 16. Köroğlu Mağarası: Mağara, Sivas Eğribacak/Germe köyü yakınlarındadır. Kayalık bir tepe şeklindedir. Kayanın yüzünde iki mağara deliği vardır. Efsaneye göre Köroğlu hırsından kılıcını kayalara vurmuş ve bu delikler meydana gelmiştir. Mağaraya ip sarkıtılarak inilip çıkılmaktadır. 17. Köroğlu Mağarası: Bu mağara Şarkışla Alaman köyü yakınlarında bulunmaktadır. Kayalara oyulmuş mağara iki bölümden ibarettir. Birinci bölüm Köroğlu’nun yaşadığı yer; ikinci bölüm atının ahırıdır. Kayanın alt tarafında sıcak çermik bulunmaktadır. 18. Köroğlu Hanı: Köroğlu’nun adını taşıyan bu han Sivas-Tokat arasında ve Çamlıbel mevkiindedir. İhsanlı köyü yakınlarında, Tokat istikametine giderken yolun sol tarafındadır. 19. Köroğlu Çeşmesi: Çeşme,Yıldızeli’nin Yeniyapan köyündedir. Çeşme taşları zamanla dökülmüş, kitabe yazısı okunamayacak derecede silinmiştir. 20. Köroğlu Deresi: İmranlı-Refahiye arasında, Erzincan yolu kenarındaki küçük bir deredir. Derenin bulunduğu yerde çam ormanları vardır. 2l. Köroğlu Koruluğu:Refahiye’nin Alt köyünde Köroğlu koruluğu vardır. İnanışa göre Köroğlu ömrünün büyük bir bölümünü bu köyde geçirmiş ve yine bu köyde ölmüştür. Kırat’ı ölümsüzlük suyu içtiği için zaman zaman köylüler tarafından görülürmüş. Aynı inanış Tokat yöresinde de vardır. Kırat, Tokat Çamlıbeli’nde de zaman zaman çobanlara ve yolculara görülürmüş. Süt beyaz bir atmış. Köroğlu koruluğunda ayrıca Köroğlu’na izafe edilen küçük bir mağara vardır. 22. Köroğlu Çayırı: Köroğlu’nun adını taşıyan çayır, Kangal’ın Kurdoğlu köyünde bulunmaktadır. Köroğlu bu çayırda atları ile yarış yaparmış.Çayırın ortasında küçük bir tepe bulunmaktadır. Tepe üzerindeki çukurlar, Köroğlu’nun Arap atlarının izleri olarak bilinir. 23. Köroğlu Çayırı: Hafik’e bağlı Çimen/Yenice köyünde Köroğlu çayırı vardır. Burada aynı zamanda Köroğlu’nun kayalara oyarak meydana getirdiği bir mağara bulunmaktadır. Kutlu Özen.


via Sivas Herfene http://bit.ly/2jIfpVx

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayriye Karayurt Bir eğitim neferi . Kendisi 40 yıl Sivasımız da ilkokul öğretmenliği yapmış nice çocuklar yetiştirmiştir. Cumhuriyet ilkokulunda çalıştığı zamanlar 1971 yılında yılın öğretmeni seçilmiş başarılı bir eğitimci . Şu an kendisi halen memleketi olan Sivas’ta yaşamını sürdürüyor. Değerli hocamıza sağlıklı ömürler dileriz.

via Sivas Herfene https://bit.ly/45TwjGs
via Sivas Herfene http://bit.ly/2t7LRF9

Pamukpınar öğretmen okulu Tarihçe Pamukpınar Köy Enstitüsü, Sivas-Tokat karayolu üzerinde Yıldızeli’nin 5 km kuzeyinde 1941 yılında kuruldu. Pamukpınar adının nereden geldiğinin iki ayrı söylencesi var: 1. hoş içimli kaynak suyundan geliyor. 2. yerleşke bölgesinde yüzeyden akan kireçli pınar suyu aktığı yerleri beyaza dönüştürdüğünden Pamukpınar adı kalıcılaşıyor. Kısacası Pamukpınar ismi bir sudan geliyor. Pamukpınar topraklarının istimlak işleri 1938 yılında yapıldı. 700 dönümlük arazi üzerinde 1941 yılında faaliyete geçti. Okulun yerleşme ve spor alanları hariç 400 dönüm ekilip, işlenebilir arazisi vardır. Akçadağ Köy Enstitüsü’nde okuyan Sivas, Tokat ve Erzincan’lı öğrenciler (efsane öğretmenimiz Ömer Yurdagül’ün rehberliğinde) getirilerek 2. ve 3. sınıflar oluşturuldu. Adı geçen illerin köylerinden, ilkokulu bitiren öğrenciler alınarak 1. sınıflar oluşturuldu. Başta okul müdürü Ethem Salmangil, bir müdür yardımcısı, üç öğretmen ve yüz seksen öğrenci ile eğitim-öğretime başlandı. Henüz derslik, yemekhane, yatakhane ve lojman binaları yokken; öğrenciler Yıldızeli’ndeki Cumhuriyet İlkokulu’nun zemin katında yatıyor, yemeklerini de orada yiyorlardı.. Havaların iyi olduğu günlerde Pamukpınar’a gidilerek temeller kazılıyor, tuğlalar hazırlanıyor, binaların yapımında öğrencilerin de beden gücünden yararlanılıyordu. 1942 yılından itibaren normal eğitim-öğretimin yanı sıra eğitmenler de yetiştirilmeye başlandı. Askerliğini yapmış, okuma yazma bilen erkekler alınarak, Nisan ayı ie Ekim ayı arasında kurslarda yetiştirilip, köylere Eğitmen olarak gönderiliyorlardı. Yetişkin bu insanlardan binaların yapım ve bakımlarında da yararlanıldı. Bu Eğitmenler’in kırsal bölgelerin eğitim ve kalkınmalarına büyük katkıları olmuştur. Eğitmen yetiştirilmesine 1948 yılına kadar devam edildi. Okulun kuruluşundan itibaren Döner Sermaye teşekkül ettirildi. Arazinin yarısı ekilip, biçilirken diğer yarısı nadasa bırakılıyordu. Örnek verirsek; 1964-1965 Ekim’i sonunda 8 ton arpa, 9 ton yulaf, 10 ton buğday, 2 ton saman, 3 ton ot, 1 ton yonca üretildi. Ayrıca büyükbaş hayvanlar ve kümes hayvanları da yetiştirilerek, bunların etinden, sütünden yararlanılıyordu. Yine küçük bir orman haline getirilen Pamukpınar arazisinde çam, söğüt, kavak, elma, erik, akasya, meşe vs. ağaçlar yetiştirilmiştir. Ayrıca yaz aylarında okulun büyük sınıf öğrencileri dönüşümlü olarak okula çağırılarak tarım işlerinde çalıştırıldı. Köy enstitüleri 1952 yılında zamanın yöneticileri tarafından kapatıldı. 1952 yılından itibaren 6 yıla çıkarılarak PAMUKPINAR YATILI ERKEK ÖĞRETMEN OKULU olarak eğitim öğretimini sürdürdü. 1976 yılından itibaren, ÖĞRETMEN LİSESİ’ne dönüştürüldü. 1988 yılına gelindiğinde; öğretmen lisesinin içinde bir de GÜREŞ OKULU açılarak; 1990 yılına kadar çift okullu Eğitim Öğretim sürdürüldü. 1990 yılından 1997 yılına kadar PAMUKPINAR ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ adiyla faaliyetine devam etti. 1997 yılından itibaren, YATILI İLKÖĞRETİM BÖLGE OKULU’na (YİBO) dönüştürüldü. 2014 yılından beri ise YATILI BÖLGE ORTAOKULU statüsünde Eğitim ve Öğretim’e hizmet veriyor. Pamukpınar 4000′e yakın öğretmen yetiştirerek yurdun her tarafına göndermiştir. Yurdumuzun her tarafında Pamukpınar’dan yetişmiş hemen her meslekten insana rastlamak mümkündür. PAMUKPINAR’DAN YETİŞENLER Cahit Külebi Şair Sabri Özer Şair ve Yazar Mahmut Özdermir Bakan Nihat Canpolat Vali Amir Çiçek Vali Halil İbrahim Akça Büyükelçi Mehmet Çağlar Genel Müdür Necati Yalçın Prof. Dr. Hüsnü Aydoğdu Müzisyen Dursun Çiçek Albay Dr. – Mv. Şeref Eroğlu Güreşçi (Dünya Şampiyonu) Hakkı Bulut Sanatçı Mehmet Güler Yazar Hasan Göztepe Yazar Ali Doğan Halk Ozanı Tevfik Karakaya Profesör Niyazi Ünsal Eski Erzincan Senatörü Emin Özdemir Yazar Mehmet Ceylan Profesör Dr. Kadim Ceylan Profesör Dr. Ahmet Erbil Fizik Prof. Dr. Amerika (NASA) Orhan Çakırer Prof. Dr. Ali Bozkurt TÖB-DER Genel başkanı Abbas Cılga Şair- Yazar Hazım Zeyrek Şair- Yazar Mehmet Adem Solak Şair- Yazar

via Sivas Herfene http://bit.ly/2s3MhyS