Ana içeriğe atla

🎙️ Rıza Çalımbay: Biz Buraya Şansa Gelmedik Rıza Çalımbay, "Sezon başından bugüne kadar çok çalışarak, çok mücadele ederek, arkadaşlığımızı sahaya dökerek çok güzel şeyler yaptık. Biz buraya şansa gelmedik." dedi. Demir Grup Sivasspor'umuz bugün yaptığı antrenmanla pazar günü sahamızda oynayacağı Göztepe maçının hazırlıklarına başladı. Teknik Direktörümüz Rıza Çalımbay, antrenman öncesi basın mensuplarına yaptığı açıklamada; Gençlerbirliği, hakem hatalarını ve Göztepe ile oynayacağımız maçı değerlendirdi. Teslim Olmadık İlk olarak ligde geçtiğimiz hafta deplasmanda Gençlerbirliği ile 2-2 berabere kaldığımız maçı değerlendiren Çalımbay, "Maça biz hazır gitmiştik. Ligin devre arası yaklaştıkça sarı kartlılardan, cezalılardan ve sakatlardan dolayı eksik oyuncular çoğalıyor. Biz oraya gittiğimizde yine de çok iyi bir kadro çıkardık. Son anda Fernando Andrade'nin bir sakatlığı oldu. O yönden biraz sıkıntı yaşadık. Herkesin yerlerini değiştirdik mecburen ama yine de maçın başında golümüzü bulduk. Asla teslim olmadık. Mutlaka gol bulacağımıza inanıyorduk. Türkiye liginde her maçta gol atan tek takımız. Arkadaşlarımız inanılmaz mücadele etti. Yenseydik daha iyiydi ama son saniyede alınmış 1 puan bana göre çok çok önemli." dedi. Çok Çalışarak Bugünlere Geldik Göztepe maçının ardından ligin ilk devresinin sona ereceğini kaydeden Çalımbay, "Sezon başından bugüne kadar çok çalışarak, çok mücadele ederek, arkadaşlığımızı sahaya dökerek çok güzel şeyler yaptık. Biz buraya şansa gelmedik. Çalışarak geldik buralara. Onun için de çok mutluyum." diye konuştu. Bizim Yediğimiz Golü Hiç Konuşan Yok Çalımbay sözlerine şöyle devam etti: "Herkes konuşuyor maçları ama bizimkine hiç değinen olmuyor. En üzücü olayda bu. Demir Grup Sivasspor gol yedi ama ikinci golü nasıl yedi? Bir bakmak gerekiyor. Bizim de çıkıp, bağırıp bir şeyler mi yapmamız gerekiyor? Onu da yapamıyoruz. Şuanda Türkiye'de ceza sahasına en çok giren takım biziz. Daha bir tane penaltımız yok. Bizim yediğimiz golü hiç konuşan yok. Çekilen çizgiyi, televizyonda gösterilenleri. Bize de yazık. Gençlerbirliği'nin 2'nci golü ofsayttı." Bizim Taraftara İhtiyacımız Var Çalımbay, Göztepe maçımızı kazanmamız gerektiğinin altını çizerek, "Gençlerbirliği ve Göztepe'ye final niteliğinde bakıyorduk. Tek hedefimiz Göztepe maçı. Bu maçı mutlaka taraftarımızın da desteğiyle iyi bir şekilde bitirmemiz gerekiyor. Bizim taraftara ihtiyacımız var. Nasıl Fenerbahçe maçını doldurdular 27 bin kişi, inşallah bu maçı da doldurmaları gerekiyor. Bu hem bizim hem de Demir Grup Sivasspor camiası açısından çok çok önemli. Artık ligin ilk devresinin sonuna geldik. Arkadaşlarımızda biraz düşüş olabilir. O yüzden bu tür maçlarda iyi bir şekilde kenetlenmek gerekiyor. Taraftara ihtiyacımız var. Mutlaka taraftarın bu maça gelmesi gerekiyor." dedi. VAR'dan En Çok Mağdur Olanlardan Biri de Biziz Video Yardımcı Hakem (VAR) uygulamasından herkesin mağdur olduğunu kaydeden Çalımbay, sözlerini şöyle sürdürdü: "VAR'dan en çok mağdur olanlardan biri de biziz. Gençlerbirliği maçında Demir Grup Sivasspor olduğu için hemen es geçtiler, arada kaynadı gitti. Kimse konuşmuyor. Benim her zaman söylediğim gibi; faal hakemlik yapanlar VAR'ın başına geçmesinler. Faal maç yöneten hakemler VAR'ın başına geçtikleri zaman mutlaka sorun oluyor. VAR'ın başına bence iyi eğitim almış arkadaşların gelmesi gerekiyor. VAR'daki konuşmaları ne konuşulduğu, nasıl olduğunu da açıklarlarsa muhteşem olur. Bizde Almanya ve Hollanda gibi bir gün açıklarız, oralara geliriz. Yoksa VAR sistemi muhteşem bir sistem, hakem arkadaşlarımızın işini kolaylaştıran bir sistem onun için bunu çok iyi şekilde kullanmamız gerekiyor ama en çok mağdur olanlardan bir tanesi de biziz." Takviye Yapmamız Gerekiyor Devre arasında takviye yapmamız gerektiğini söyleyen Çalımbay, "Biz çok büyük paralar verip oyuncu alamayız. 3-4 tane takviye yapmaya çalışacağız. Yönetim ile konuştuk, yine konuşacağız. Listemizi de vereceğiz. Onları yaparsak biz ikinci yarı daha farklı alternatifli bir kadro oluruz çünkü biz kupada da gitmek istiyoruz. Kupada da zor takıma çıktık. Kupayı oynayan arkadaşlarımızda kadroda olması gerekiyor. Gerekirse hem lig hem kupa aynı kadro oynamayı düşünüyoruz. Onun için biran önce 3-4 tane takviye yapmamız gerekiyor. Transfer listemizde hazır olan isimler var ama maddiyatı çok çok önemli mütevazi bir takımımız var. Zaman zaman aksilikler yaşayabiliriz. Aynı amatör ruhla çalışıp bizim ikinci yarıya başlamamız gerekiyor. Ben hiçbir zaman biz şampiyonuz, şampiyonluğa gidiyoruz gibi bir şey söylemedim. Arkadaşlarımız tabi ki böyle maçları da kaybetmek istemiyor. Onun gerginliğinden dolayı birbirlerine konuşmaları olabilir, her kulüpte olabiliyor ama bizim bunu yapmamamız gerekiyor. Toplantı yaptım aynı şeyi söyledim. Bize yakışanları yapmamız gerekiyor. Öyle boş işlerle uğraşmamamız gerekiyor. İşimize bakmamız gerekiyor. Maç oynarken bizde kenarda duramıyoruz bazen sinirleniyoruz, agresif olabiliyoruz. Onlarda bazen istedikleri şeyler olmayınca ister istemez bazı şeyleri konuşuyorlar ama o orada sahada kalır. Dışarıya yansımaz." dedi. 👉 https://bit.ly/35YqpVJ


via Sivas Herfene http://bit.ly/2Zwehsx

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pamukpınar öğretmen okulu Tarihçe Pamukpınar Köy Enstitüsü, Sivas-Tokat karayolu üzerinde Yıldızeli’nin 5 km kuzeyinde 1941 yılında kuruldu. Pamukpınar adının nereden geldiğinin iki ayrı söylencesi var: 1. hoş içimli kaynak suyundan geliyor. 2. yerleşke bölgesinde yüzeyden akan kireçli pınar suyu aktığı yerleri beyaza dönüştürdüğünden Pamukpınar adı kalıcılaşıyor. Kısacası Pamukpınar ismi bir sudan geliyor. Pamukpınar topraklarının istimlak işleri 1938 yılında yapıldı. 700 dönümlük arazi üzerinde 1941 yılında faaliyete geçti. Okulun yerleşme ve spor alanları hariç 400 dönüm ekilip, işlenebilir arazisi vardır. Akçadağ Köy Enstitüsü’nde okuyan Sivas, Tokat ve Erzincan’lı öğrenciler (efsane öğretmenimiz Ömer Yurdagül’ün rehberliğinde) getirilerek 2. ve 3. sınıflar oluşturuldu. Adı geçen illerin köylerinden, ilkokulu bitiren öğrenciler alınarak 1. sınıflar oluşturuldu. Başta okul müdürü Ethem Salmangil, bir müdür yardımcısı, üç öğretmen ve yüz seksen öğrenci ile eğitim-öğretime başlandı. Henüz derslik, yemekhane, yatakhane ve lojman binaları yokken; öğrenciler Yıldızeli’ndeki Cumhuriyet İlkokulu’nun zemin katında yatıyor, yemeklerini de orada yiyorlardı.. Havaların iyi olduğu günlerde Pamukpınar’a gidilerek temeller kazılıyor, tuğlalar hazırlanıyor, binaların yapımında öğrencilerin de beden gücünden yararlanılıyordu. 1942 yılından itibaren normal eğitim-öğretimin yanı sıra eğitmenler de yetiştirilmeye başlandı. Askerliğini yapmış, okuma yazma bilen erkekler alınarak, Nisan ayı ie Ekim ayı arasında kurslarda yetiştirilip, köylere Eğitmen olarak gönderiliyorlardı. Yetişkin bu insanlardan binaların yapım ve bakımlarında da yararlanıldı. Bu Eğitmenler’in kırsal bölgelerin eğitim ve kalkınmalarına büyük katkıları olmuştur. Eğitmen yetiştirilmesine 1948 yılına kadar devam edildi. Okulun kuruluşundan itibaren Döner Sermaye teşekkül ettirildi. Arazinin yarısı ekilip, biçilirken diğer yarısı nadasa bırakılıyordu. Örnek verirsek; 1964-1965 Ekim’i sonunda 8 ton arpa, 9 ton yulaf, 10 ton buğday, 2 ton saman, 3 ton ot, 1 ton yonca üretildi. Ayrıca büyükbaş hayvanlar ve kümes hayvanları da yetiştirilerek, bunların etinden, sütünden yararlanılıyordu. Yine küçük bir orman haline getirilen Pamukpınar arazisinde çam, söğüt, kavak, elma, erik, akasya, meşe vs. ağaçlar yetiştirilmiştir. Ayrıca yaz aylarında okulun büyük sınıf öğrencileri dönüşümlü olarak okula çağırılarak tarım işlerinde çalıştırıldı. Köy enstitüleri 1952 yılında zamanın yöneticileri tarafından kapatıldı. 1952 yılından itibaren 6 yıla çıkarılarak PAMUKPINAR YATILI ERKEK ÖĞRETMEN OKULU olarak eğitim öğretimini sürdürdü. 1976 yılından itibaren, ÖĞRETMEN LİSESİ’ne dönüştürüldü. 1988 yılına gelindiğinde; öğretmen lisesinin içinde bir de GÜREŞ OKULU açılarak; 1990 yılına kadar çift okullu Eğitim Öğretim sürdürüldü. 1990 yılından 1997 yılına kadar PAMUKPINAR ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ adiyla faaliyetine devam etti. 1997 yılından itibaren, YATILI İLKÖĞRETİM BÖLGE OKULU’na (YİBO) dönüştürüldü. 2014 yılından beri ise YATILI BÖLGE ORTAOKULU statüsünde Eğitim ve Öğretim’e hizmet veriyor. Pamukpınar 4000′e yakın öğretmen yetiştirerek yurdun her tarafına göndermiştir. Yurdumuzun her tarafında Pamukpınar’dan yetişmiş hemen her meslekten insana rastlamak mümkündür. PAMUKPINAR’DAN YETİŞENLER Cahit Külebi Şair Sabri Özer Şair ve Yazar Mahmut Özdermir Bakan Nihat Canpolat Vali Amir Çiçek Vali Halil İbrahim Akça Büyükelçi Mehmet Çağlar Genel Müdür Necati Yalçın Prof. Dr. Hüsnü Aydoğdu Müzisyen Dursun Çiçek Albay Dr. – Mv. Şeref Eroğlu Güreşçi (Dünya Şampiyonu) Hakkı Bulut Sanatçı Mehmet Güler Yazar Hasan Göztepe Yazar Ali Doğan Halk Ozanı Tevfik Karakaya Profesör Niyazi Ünsal Eski Erzincan Senatörü Emin Özdemir Yazar Mehmet Ceylan Profesör Dr. Kadim Ceylan Profesör Dr. Ahmet Erbil Fizik Prof. Dr. Amerika (NASA) Orhan Çakırer Prof. Dr. Ali Bozkurt TÖB-DER Genel başkanı Abbas Cılga Şair- Yazar Hazım Zeyrek Şair- Yazar Mehmet Adem Solak Şair- Yazar

via Sivas Herfene http://bit.ly/2s3MhyS

Sivas Atasözleri #SivasAtasözleri #Sivas #Sularbaşı #Bezirci #SivasHerfene #Çayyurt #SivasBelediyesi #Gardaş #Sivaslıyız #EyaletiSivas #Tarihesahipçık #SivasMeydan #Nostalji #EskiSivas #EskiResimler #Çavuşbaşı #Çayiragzi #Alibaba #Bengiler #SivasTarihi #SivasKültürü #SenSivasıSeyret #SivasKalesi

via Sivas Herfene https://bit.ly/3gDp1NT

İstanbul’u titreten Sivaslı Ermeni kabadayı, Ardaş 1910’lu yıllarda özellikle Üsküdar sokaklarında hüküm süren Ardaş, 1886’da Sivas’ta doğar. Koca Mavnacı’yı öldürdükten sonra dikkatleri üzerine toplayan Ardaş, küçük yaştayken Sivas’tan getirilip Selamsız’daki Ermeni kilisesinde bir papaza bırakılır. Neyin nesi olduğu bilinmeyen Ardaş’a nüfus kâğıdı çıkarılırken, baba hanesine kendisini teslim alan Sarkis adındaki papazın adı yazılır. Kilisede büyüyen Ardaş, tüm çabalara rağmen okumayınca, meslek öğrenmesi için bir fırına çırak olarak verilir. Ömer Ünal’ın aktardığına göre, “doğuştan asi ruhlu” olan Ardaş, ilk suçunu fırında beraber çalıştığı Erbaalı arkadaşı Yusuf’u fırıncı küreğiyle yaralayarak işler. Bu olaydan sonra, fırında çalışmayı bırakan Ardaş, 24 yaşındayken Selamsız’daki kilisenin iki papazını yaralayınca artık meskeni sokaklar olur. Papazlara saldırmasının sebebi de kendisine istediği parayı vermemeleridir. Doğancılar’ı haraca kesen Ardaş, bir süre sonra gönlünü Kumkapılı Ağavni’ye kaptırır. Ağavni’nin babası Krikor’un, kızını Ardaş gibi birisine vermek istememesi kendisi için pek hayırlı olmaz. Bir gece Ağavni’nin evini basıp onu kaçıran Ardaş, kızın babası Krikor’u da ağır yaralar. Ardaş, I. Dünya Savaşı’nın ardından Ağavni’yle birlikte yaşadıkları Ümraniye yolu üzerindeki evinden Üsküdar sokaklarını yönetenlerden birisidir artık. Ardaş’a esas şöhreti ise İstanbul’un namlı kabadayılarından Mavnacı Ali’yi “hacamat” etmesi getirir. Rizeli Mavnacı Ali, 1906’da Üsküdar’ın “haracını yiyen” Karamanlı Yusuf’u Üsküdar vapur iskelesinin önünde falçatayla öldürmesinin ardından, 16 yıl boyunca hem Üsküdar’da, hem de Beyoğlu’nda “borusunu öttüren” namlı bir kabadayıdır. Ali’nin Ardaş’ın Üsküdar’da isminin duyulmasından duyduğu rahatsızlık, kendi avanesinden birkaç kişinin Ardaş tarafından dövülmesiyle ayyuka çıkar. 26 Kasım 1920’de, Mavnacı, Ardaş’ı öldürmek için bir tuzak kurar ve onu Kuzguncuk’a çağırır. Fakat hesabı tutmaz ve iki hasım Kuzguncuk’taki Yalı Kahvesi’nin önünde bıçaklarla kapışırlar. Düelloda şans, iki parmağını kaybetmesine rağmen Ardaş’a güler. Sağ el başparmağı ve işaret parmağının kesik olması, polis kayıtlarında en belirgin alameti olarak geçer. Bu kavgadan sonra Üsküdar’ın tek hâkimi olan Ardaş’ın da saltanatı uzun sürmez. Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte, sevgilisi Ağavni’yi de yanına alıp ortadan kaybolur. AGOS

via Sivas Herfene http://bit.ly/2dz24vt