Ana içeriğe atla

ŞOŞALTMIŞ Rahmetli Çolak cahit halamın oğlu Ali Özkömür’ün arkadaşıymış. Birini bıçaklamışlar, o yüzden polis tarafından aranıyorlarmış. Yakalanmamak için Şehrin en uçra yerlerindeki kahve hanelerde vakit geçiriyorlarmış. Adamın biri kahveye gelmiş, Çolak Cahide bir hançer satmak istemiş. Hançerin kalitesi söz konusu olmuş. Has çelikse bir vuruşta sapına kadar masaya saplanmalıymış. Yoksa eğilirmiş. Satıcı da “Sen bir vuruşta bu hançeri sapına kadar masaya gömersen, bu hançer benden sana hediye; amma gömemezsen, hançer de eğilmezse hançeri ister al ister alma” demiş. Çolak Cahit de hançeri bir vuruşta masaya gömmek üzere eline almış. Var gücüyle masaya vurunca hançer masaya geçmediği gibi eli de saptan sıyrılmış hançer parmaklarını kesmiş. Yakalanmamak için hastaneye gidememişler. Kahveci ocaktan kül getirmiş avcuna doldurmuşlar sarmışlar. O vaziyette kanı durdurmuşlar. Yaraları iyileşince sargıları açmışlar ki parmakları açılamamış. Halamın oğlu, Çolak Cahitin çolaklığının hikâyesini böyle anlatmıştı. Çolak Cahit Hapisten Çıkınca Zamanın Belediye Başkanı Sıcak Çermikteki Kahvehaneyi işletmesi için ona kiralamış. Esnaf Kefalet Kooperatifi Başkanı da ona işletme kredisi vermiş; ama hem Belediye Başkanı hem de Kooperatif başkanı onu göz altında tutuyorlarmış. Ben bunu Rahmetli arkadaşım Avukat İbrahim Tunçdemir Beyden dinlemiştim. İbrahim bunu bana anlatırken şöyle demişti: Çolak Cahit böylece iş sahibi olup da para kazanınca Sivas’ın gelmiş geçmiş ne kadar Külhanisi varsa hepsinin fotoğrafını fotoğrafçılardan buldurmuş büyüttürüp çerçeveletmiş hepsini kahvehanenin duvarına sırasıyla asmış en başa da Atatürk’ün Fotoğrafını koymuş. İbrahim de bunu görünce külhanilerin başına Atatürkü koymasını yadırgadığını Çolak Cahide söylemiş. Çolak Cahit de: “Ne diye goymuyacağımışım İbom? Atatürk var ya Atatürk. En böyük külhanbeğe O. O bütün dünyaya postasını koydu, kimse gıhını çıharamadı İbom” Demiş. Bir vesileyle Çolak Cahitin Sıcak Çermikteki Kahvehanesine gitmiştik. Kahvehanede Atatürk’ün Fotoğrafı vardı. Külhanilerin fotoğrafları da vadı; ama kahvehanenin duvarındaki büyük bir aynanın çerçevesine sokuşturulmuş, kıytırık fotoğraflardı. Çolak Cahit'in çayını içerken, aklıma halamın oğlunun anlattığı hançer hikayesi gelmişti. Önce Ali Özkömür’ü tanıyıp tanımadığını sordum. “Tanımaz olur muyum?” Dedi. Sonra bu hançer hikayesini anlattım ve doğru mu? Dedim. Durdu. “Şoşaltmış” dedi ve ilave etti: “Örtünün altı mermerimiş soyha”… NOT: Rahmetli Avukat İbrahim Tunçdemir,benim çocukluk arkadaşımdı. Ankara'da, Hukuk Fakültesinde okurken, bir yandan da, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesindeki Tiyatro Enstitüsünde Tiyatro Yazarlığı Bölümünü de okumuştu. Yazdığı Tiyatro eserleri Radyolarda neşredilmiştir. O, anlattıklarının çoğunu, kafasından uydurur ve böylece değişik bir lezzet katardı. Onun bu özelliğini bilirdik. Allah rahmet eylesin. Yener Okatan hocamız yazmış...


via Sivas Herfene https://bit.ly/2DQovgL

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayriye Karayurt Bir eğitim neferi . Kendisi 40 yıl Sivasımız da ilkokul öğretmenliği yapmış nice çocuklar yetiştirmiştir. Cumhuriyet ilkokulunda çalıştığı zamanlar 1971 yılında yılın öğretmeni seçilmiş başarılı bir eğitimci . Şu an kendisi halen memleketi olan Sivas’ta yaşamını sürdürüyor. Değerli hocamıza sağlıklı ömürler dileriz.

via Sivas Herfene https://bit.ly/45TwjGs
via Sivas Herfene http://bit.ly/2t7LRF9

Pamukpınar öğretmen okulu Tarihçe Pamukpınar Köy Enstitüsü, Sivas-Tokat karayolu üzerinde Yıldızeli’nin 5 km kuzeyinde 1941 yılında kuruldu. Pamukpınar adının nereden geldiğinin iki ayrı söylencesi var: 1. hoş içimli kaynak suyundan geliyor. 2. yerleşke bölgesinde yüzeyden akan kireçli pınar suyu aktığı yerleri beyaza dönüştürdüğünden Pamukpınar adı kalıcılaşıyor. Kısacası Pamukpınar ismi bir sudan geliyor. Pamukpınar topraklarının istimlak işleri 1938 yılında yapıldı. 700 dönümlük arazi üzerinde 1941 yılında faaliyete geçti. Okulun yerleşme ve spor alanları hariç 400 dönüm ekilip, işlenebilir arazisi vardır. Akçadağ Köy Enstitüsü’nde okuyan Sivas, Tokat ve Erzincan’lı öğrenciler (efsane öğretmenimiz Ömer Yurdagül’ün rehberliğinde) getirilerek 2. ve 3. sınıflar oluşturuldu. Adı geçen illerin köylerinden, ilkokulu bitiren öğrenciler alınarak 1. sınıflar oluşturuldu. Başta okul müdürü Ethem Salmangil, bir müdür yardımcısı, üç öğretmen ve yüz seksen öğrenci ile eğitim-öğretime başlandı. Henüz derslik, yemekhane, yatakhane ve lojman binaları yokken; öğrenciler Yıldızeli’ndeki Cumhuriyet İlkokulu’nun zemin katında yatıyor, yemeklerini de orada yiyorlardı.. Havaların iyi olduğu günlerde Pamukpınar’a gidilerek temeller kazılıyor, tuğlalar hazırlanıyor, binaların yapımında öğrencilerin de beden gücünden yararlanılıyordu. 1942 yılından itibaren normal eğitim-öğretimin yanı sıra eğitmenler de yetiştirilmeye başlandı. Askerliğini yapmış, okuma yazma bilen erkekler alınarak, Nisan ayı ie Ekim ayı arasında kurslarda yetiştirilip, köylere Eğitmen olarak gönderiliyorlardı. Yetişkin bu insanlardan binaların yapım ve bakımlarında da yararlanıldı. Bu Eğitmenler’in kırsal bölgelerin eğitim ve kalkınmalarına büyük katkıları olmuştur. Eğitmen yetiştirilmesine 1948 yılına kadar devam edildi. Okulun kuruluşundan itibaren Döner Sermaye teşekkül ettirildi. Arazinin yarısı ekilip, biçilirken diğer yarısı nadasa bırakılıyordu. Örnek verirsek; 1964-1965 Ekim’i sonunda 8 ton arpa, 9 ton yulaf, 10 ton buğday, 2 ton saman, 3 ton ot, 1 ton yonca üretildi. Ayrıca büyükbaş hayvanlar ve kümes hayvanları da yetiştirilerek, bunların etinden, sütünden yararlanılıyordu. Yine küçük bir orman haline getirilen Pamukpınar arazisinde çam, söğüt, kavak, elma, erik, akasya, meşe vs. ağaçlar yetiştirilmiştir. Ayrıca yaz aylarında okulun büyük sınıf öğrencileri dönüşümlü olarak okula çağırılarak tarım işlerinde çalıştırıldı. Köy enstitüleri 1952 yılında zamanın yöneticileri tarafından kapatıldı. 1952 yılından itibaren 6 yıla çıkarılarak PAMUKPINAR YATILI ERKEK ÖĞRETMEN OKULU olarak eğitim öğretimini sürdürdü. 1976 yılından itibaren, ÖĞRETMEN LİSESİ’ne dönüştürüldü. 1988 yılına gelindiğinde; öğretmen lisesinin içinde bir de GÜREŞ OKULU açılarak; 1990 yılına kadar çift okullu Eğitim Öğretim sürdürüldü. 1990 yılından 1997 yılına kadar PAMUKPINAR ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ adiyla faaliyetine devam etti. 1997 yılından itibaren, YATILI İLKÖĞRETİM BÖLGE OKULU’na (YİBO) dönüştürüldü. 2014 yılından beri ise YATILI BÖLGE ORTAOKULU statüsünde Eğitim ve Öğretim’e hizmet veriyor. Pamukpınar 4000′e yakın öğretmen yetiştirerek yurdun her tarafına göndermiştir. Yurdumuzun her tarafında Pamukpınar’dan yetişmiş hemen her meslekten insana rastlamak mümkündür. PAMUKPINAR’DAN YETİŞENLER Cahit Külebi Şair Sabri Özer Şair ve Yazar Mahmut Özdermir Bakan Nihat Canpolat Vali Amir Çiçek Vali Halil İbrahim Akça Büyükelçi Mehmet Çağlar Genel Müdür Necati Yalçın Prof. Dr. Hüsnü Aydoğdu Müzisyen Dursun Çiçek Albay Dr. – Mv. Şeref Eroğlu Güreşçi (Dünya Şampiyonu) Hakkı Bulut Sanatçı Mehmet Güler Yazar Hasan Göztepe Yazar Ali Doğan Halk Ozanı Tevfik Karakaya Profesör Niyazi Ünsal Eski Erzincan Senatörü Emin Özdemir Yazar Mehmet Ceylan Profesör Dr. Kadim Ceylan Profesör Dr. Ahmet Erbil Fizik Prof. Dr. Amerika (NASA) Orhan Çakırer Prof. Dr. Ali Bozkurt TÖB-DER Genel başkanı Abbas Cılga Şair- Yazar Hazım Zeyrek Şair- Yazar Mehmet Adem Solak Şair- Yazar

via Sivas Herfene http://bit.ly/2s3MhyS