Ana içeriğe atla

TOPULYURTLU RIZA Rıza Çalımbay, 2 Şubat 1963 tarihinde Sivas‘ın Yıldızeli İlçesi Topulyurt Köyü’nde dünyaya gelmiştir. İlkokulu burada bitirdi. Annesi Fatma Çalımbay’dır. Babası Bektaş Çalımbay, Sivas’tayken taş ocağında çalışarak eşi ve dört çocuğunun geçimini sağlamaktayken birgün kaza geçirir, ayağından sakat kalınca işsiz kalır. Bunun üzerine 1970’li yıllarda Çalımbay ailesi İstanbul‘a göç etti. Hemşehrileri önce babasına Harbiye’de Toto Karaca Tiyatrosu’nda temizlik ve bekçilik işi buldu. Daha sonra dostları Bektaş Çalımbay’a Bebek’teki bir apartmanda kapıcılık işi buldu. Dört kardeşiyle yoksul bir ailede büyüdü. İlkokuldan sonra okumadı. Ailesine katkıda bulunmak için bakkalda, kahvehanede çırak çalıştı. Kardeşlerinin adı Songül, Şengül, ve Kemal’dir. Beşiktaş alt yapısında futbola başladı ve 1980/1981 sezonunda A takım kadrosuna yükseldi. 16 yılı aralıksız A takımda olmak üzere 20 yıl Siyah-Beyazlı formayı giydi. Beşiktaş’da ve Türk Milli Futbol Takımı’nda kaptanlık yapmıştır. Fulbol oynadığı yıllarda “Atom Karınca” lakabı verilmiştir kendisine. Orta sahanın sağında görev almasına rağmen orta sahanın ortasında ve sağbek mevkiinin de alternatif adamıydı. 37 kez A, 8 kez Ümit ve 6 kez de Genç olmak üzere toplam 52 kez Milli formayı giydi. 1996 Temmuz’unda jübile yaparak futbolu bıraktıktan sonra İngiltere‘ye teknik direktörlük kurslarına gitmiştir. Türkiye’ye döndüğünde Christoph Daum‘un yardımcı antrenörü olarak 2000/2001 sezonunda Beşiktaş’da ilk teknik hocalık görevine başladı. Ardından Göztepe’nin başına teknik direktör olarak geçen Çalımbay Göztepe’yi ligde 8. yaptı, daha sonra Denizlispor ve Çaykur Rizespor’da görev almış; çalıştırdığı tüm takımlar da başarılı sonuçlar almıştır. Özellikle Denizlispor’la UEFA Kupası‘nda son derece başarılı sonuçlar almıştır. Rıza Çalımbay, 1959 yılından itibaren Beşiktaş’ın resmi maçlarda en çok forma giyen futbolcusur. 2004/2005 sezonun ortasında Vicente Del Bosque‘den boşalan Beşiktaş teknik direktörlüğü görevine gelmiştir. Ancak 2005/2006 sezonu başında özellikle Türkiye Süper Ligi’nde bir türlü istenen sonuçlar gelmeyince ligin 9.haftasında Beşiktaş’daki görevinden istifa etti. Beşiktaş’tan ayrıldıktan sonra Ankaraspor’un teknik direktörlüğüne getirildi. Ancak iddialı başladığı sezonda aradığını bulamayan ve düşme tehlikesi yaşayan bu takımda da başarılı olamadı. Sezon tamamlanmadan Ankaraspor teknik direktörlüğü görevinden de ayrılmak durumunda kaldı. 2006-2007 sezonunun ilk yarısında herhangi bir takım çalıştırmayan Çalımbay, 18 Aralık 2006 tarihinde Beşiktaş’a gelmeden önce teknik direktörlük yaptığı Çaykur Rizespor’un başına ikinci kez getirilmiştir. 2007-2008 sezonunda Göztepe’de sportif direktör olarak görevlendirilmiştir. Günümüzde Süper Lig takımlarından Sivasspor 'un teknik direktörlüğünü yapmaktadır. Rıza Çalımbay, henüz çocuk yaşta çocukluk aşkı, mahalle arkadaşı Leyla Çalımbay ile evlenir. Bu mutlu evlilik yıllardır sürer. “Ayça Manolya” ve “Tuğçe” adında İki kız çocuğu var. Sivasın gurudur Rıza hocamız. Çalıştırdığı takımlar : 1996-1998 Türkiye U-21 2001-2002 Göztepe 2002-2003 Denizlispor 2003-2004 Ankaragücü 2004-2005 Çaykur Rizespor 2005 -2005 Beşiktaş 2005-2006 Ankaraspor 2007 Çaykur Rizespor 2008-2010 Eskişehirspor 2010- 2013 Sivasspor 2013-2014 Çaykur Rizespor 2014-2015 Mersin İdman Yurdu 2015-2016 Kasımpaşa 2016-2017 Antalya 2017-2018 Trabzon 2018-2019 Konyaspor 2019 -Sivasspor Veee Türkiye kupasını Sivasa kazandıran teknik direktör. Hocam Sivas seninle gurur duyuyor ... R.T


via Sivas Herfene https://bit.ly/3xcdkan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pamukpınar öğretmen okulu Tarihçe Pamukpınar Köy Enstitüsü, Sivas-Tokat karayolu üzerinde Yıldızeli’nin 5 km kuzeyinde 1941 yılında kuruldu. Pamukpınar adının nereden geldiğinin iki ayrı söylencesi var: 1. hoş içimli kaynak suyundan geliyor. 2. yerleşke bölgesinde yüzeyden akan kireçli pınar suyu aktığı yerleri beyaza dönüştürdüğünden Pamukpınar adı kalıcılaşıyor. Kısacası Pamukpınar ismi bir sudan geliyor. Pamukpınar topraklarının istimlak işleri 1938 yılında yapıldı. 700 dönümlük arazi üzerinde 1941 yılında faaliyete geçti. Okulun yerleşme ve spor alanları hariç 400 dönüm ekilip, işlenebilir arazisi vardır. Akçadağ Köy Enstitüsü’nde okuyan Sivas, Tokat ve Erzincan’lı öğrenciler (efsane öğretmenimiz Ömer Yurdagül’ün rehberliğinde) getirilerek 2. ve 3. sınıflar oluşturuldu. Adı geçen illerin köylerinden, ilkokulu bitiren öğrenciler alınarak 1. sınıflar oluşturuldu. Başta okul müdürü Ethem Salmangil, bir müdür yardımcısı, üç öğretmen ve yüz seksen öğrenci ile eğitim-öğretime başlandı. Henüz derslik, yemekhane, yatakhane ve lojman binaları yokken; öğrenciler Yıldızeli’ndeki Cumhuriyet İlkokulu’nun zemin katında yatıyor, yemeklerini de orada yiyorlardı.. Havaların iyi olduğu günlerde Pamukpınar’a gidilerek temeller kazılıyor, tuğlalar hazırlanıyor, binaların yapımında öğrencilerin de beden gücünden yararlanılıyordu. 1942 yılından itibaren normal eğitim-öğretimin yanı sıra eğitmenler de yetiştirilmeye başlandı. Askerliğini yapmış, okuma yazma bilen erkekler alınarak, Nisan ayı ie Ekim ayı arasında kurslarda yetiştirilip, köylere Eğitmen olarak gönderiliyorlardı. Yetişkin bu insanlardan binaların yapım ve bakımlarında da yararlanıldı. Bu Eğitmenler’in kırsal bölgelerin eğitim ve kalkınmalarına büyük katkıları olmuştur. Eğitmen yetiştirilmesine 1948 yılına kadar devam edildi. Okulun kuruluşundan itibaren Döner Sermaye teşekkül ettirildi. Arazinin yarısı ekilip, biçilirken diğer yarısı nadasa bırakılıyordu. Örnek verirsek; 1964-1965 Ekim’i sonunda 8 ton arpa, 9 ton yulaf, 10 ton buğday, 2 ton saman, 3 ton ot, 1 ton yonca üretildi. Ayrıca büyükbaş hayvanlar ve kümes hayvanları da yetiştirilerek, bunların etinden, sütünden yararlanılıyordu. Yine küçük bir orman haline getirilen Pamukpınar arazisinde çam, söğüt, kavak, elma, erik, akasya, meşe vs. ağaçlar yetiştirilmiştir. Ayrıca yaz aylarında okulun büyük sınıf öğrencileri dönüşümlü olarak okula çağırılarak tarım işlerinde çalıştırıldı. Köy enstitüleri 1952 yılında zamanın yöneticileri tarafından kapatıldı. 1952 yılından itibaren 6 yıla çıkarılarak PAMUKPINAR YATILI ERKEK ÖĞRETMEN OKULU olarak eğitim öğretimini sürdürdü. 1976 yılından itibaren, ÖĞRETMEN LİSESİ’ne dönüştürüldü. 1988 yılına gelindiğinde; öğretmen lisesinin içinde bir de GÜREŞ OKULU açılarak; 1990 yılına kadar çift okullu Eğitim Öğretim sürdürüldü. 1990 yılından 1997 yılına kadar PAMUKPINAR ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ adiyla faaliyetine devam etti. 1997 yılından itibaren, YATILI İLKÖĞRETİM BÖLGE OKULU’na (YİBO) dönüştürüldü. 2014 yılından beri ise YATILI BÖLGE ORTAOKULU statüsünde Eğitim ve Öğretim’e hizmet veriyor. Pamukpınar 4000′e yakın öğretmen yetiştirerek yurdun her tarafına göndermiştir. Yurdumuzun her tarafında Pamukpınar’dan yetişmiş hemen her meslekten insana rastlamak mümkündür. PAMUKPINAR’DAN YETİŞENLER Cahit Külebi Şair Sabri Özer Şair ve Yazar Mahmut Özdermir Bakan Nihat Canpolat Vali Amir Çiçek Vali Halil İbrahim Akça Büyükelçi Mehmet Çağlar Genel Müdür Necati Yalçın Prof. Dr. Hüsnü Aydoğdu Müzisyen Dursun Çiçek Albay Dr. – Mv. Şeref Eroğlu Güreşçi (Dünya Şampiyonu) Hakkı Bulut Sanatçı Mehmet Güler Yazar Hasan Göztepe Yazar Ali Doğan Halk Ozanı Tevfik Karakaya Profesör Niyazi Ünsal Eski Erzincan Senatörü Emin Özdemir Yazar Mehmet Ceylan Profesör Dr. Kadim Ceylan Profesör Dr. Ahmet Erbil Fizik Prof. Dr. Amerika (NASA) Orhan Çakırer Prof. Dr. Ali Bozkurt TÖB-DER Genel başkanı Abbas Cılga Şair- Yazar Hazım Zeyrek Şair- Yazar Mehmet Adem Solak Şair- Yazar

via Sivas Herfene http://bit.ly/2s3MhyS

Sivas Atasözleri #SivasAtasözleri #Sivas #Sularbaşı #Bezirci #SivasHerfene #Çayyurt #SivasBelediyesi #Gardaş #Sivaslıyız #EyaletiSivas #Tarihesahipçık #SivasMeydan #Nostalji #EskiSivas #EskiResimler #Çavuşbaşı #Çayiragzi #Alibaba #Bengiler #SivasTarihi #SivasKültürü #SenSivasıSeyret #SivasKalesi

via Sivas Herfene https://bit.ly/3gDp1NT

İstanbul’u titreten Sivaslı Ermeni kabadayı, Ardaş 1910’lu yıllarda özellikle Üsküdar sokaklarında hüküm süren Ardaş, 1886’da Sivas’ta doğar. Koca Mavnacı’yı öldürdükten sonra dikkatleri üzerine toplayan Ardaş, küçük yaştayken Sivas’tan getirilip Selamsız’daki Ermeni kilisesinde bir papaza bırakılır. Neyin nesi olduğu bilinmeyen Ardaş’a nüfus kâğıdı çıkarılırken, baba hanesine kendisini teslim alan Sarkis adındaki papazın adı yazılır. Kilisede büyüyen Ardaş, tüm çabalara rağmen okumayınca, meslek öğrenmesi için bir fırına çırak olarak verilir. Ömer Ünal’ın aktardığına göre, “doğuştan asi ruhlu” olan Ardaş, ilk suçunu fırında beraber çalıştığı Erbaalı arkadaşı Yusuf’u fırıncı küreğiyle yaralayarak işler. Bu olaydan sonra, fırında çalışmayı bırakan Ardaş, 24 yaşındayken Selamsız’daki kilisenin iki papazını yaralayınca artık meskeni sokaklar olur. Papazlara saldırmasının sebebi de kendisine istediği parayı vermemeleridir. Doğancılar’ı haraca kesen Ardaş, bir süre sonra gönlünü Kumkapılı Ağavni’ye kaptırır. Ağavni’nin babası Krikor’un, kızını Ardaş gibi birisine vermek istememesi kendisi için pek hayırlı olmaz. Bir gece Ağavni’nin evini basıp onu kaçıran Ardaş, kızın babası Krikor’u da ağır yaralar. Ardaş, I. Dünya Savaşı’nın ardından Ağavni’yle birlikte yaşadıkları Ümraniye yolu üzerindeki evinden Üsküdar sokaklarını yönetenlerden birisidir artık. Ardaş’a esas şöhreti ise İstanbul’un namlı kabadayılarından Mavnacı Ali’yi “hacamat” etmesi getirir. Rizeli Mavnacı Ali, 1906’da Üsküdar’ın “haracını yiyen” Karamanlı Yusuf’u Üsküdar vapur iskelesinin önünde falçatayla öldürmesinin ardından, 16 yıl boyunca hem Üsküdar’da, hem de Beyoğlu’nda “borusunu öttüren” namlı bir kabadayıdır. Ali’nin Ardaş’ın Üsküdar’da isminin duyulmasından duyduğu rahatsızlık, kendi avanesinden birkaç kişinin Ardaş tarafından dövülmesiyle ayyuka çıkar. 26 Kasım 1920’de, Mavnacı, Ardaş’ı öldürmek için bir tuzak kurar ve onu Kuzguncuk’a çağırır. Fakat hesabı tutmaz ve iki hasım Kuzguncuk’taki Yalı Kahvesi’nin önünde bıçaklarla kapışırlar. Düelloda şans, iki parmağını kaybetmesine rağmen Ardaş’a güler. Sağ el başparmağı ve işaret parmağının kesik olması, polis kayıtlarında en belirgin alameti olarak geçer. Bu kavgadan sonra Üsküdar’ın tek hâkimi olan Ardaş’ın da saltanatı uzun sürmez. Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte, sevgilisi Ağavni’yi de yanına alıp ortadan kaybolur. AGOS

via Sivas Herfene http://bit.ly/2dz24vt