Bugün büyük usta Zaralı Halil'in 59.ölüm yıldönümü. Bu topraklar bereketli topraklar ne güzel insanlar yetişmiş .. Bu yüzden Sivaslı olmaktan gurur duydum hep . Bize muhteşem türküler bırakan İnce Halil nurlarda uyu . Halil (SÖYLER) Zaralı Halil (SÖYLER) Zaralıların radyodaki türkü programları sırasında defalarca "iste Halil Emminin türküsü!" diye birbirlerine hatırlatmalarına sebep olan Halil Söyler Sivas’ın (Zara’nın) yetiştirdiği en önemliyöre sanatçılarından birisidir. Zaralı Halil 1906 yılında zayıf bir çocuk olarak dünyaya gelir. Ömür boyu yakasını bırakmayan bu çelimsizlik nedeni ile İnce Halil olarak da bilinmiştir. Önce annesini sonra da babasını kaybedince on dört yaşında Sivas'ta Yetiştirme Yurduna yerleştirilmiştir. Burada bağlama çalmayı öğrenmiştir. Müzik formasyonunda Sivaslı Hafız Halid, Feryadi Hakki ve Divrikli Nuri (Üstünses) önemli rol oynamışlardır. Daha sonra ustalık zamanında devrinin diğer ünlü isimleri Malatyalı Fahri, Erzincanlı Şerif ve Diyarbakırlı Celal ile meşk etmiştir. Yaşadığı dönemin en iyi icracılarından olan Zaralı Halil, yaşamı boyunca pek çok halk türküsü dile getirmiş, genellikle çevresinde meydana gelen ya da başından geçen olayları eserlerinde bizlere nakletmeye çalışmıştır. Zaman zaman o devrin ünlü sanatçılarının ve meşk ettiği sanatçıların da eserlerine icra etmiştir. Kendisine ait türkü ve uzun havalarda yine zamanın güzide sesleri plak yapmışlardır. Zaralı Halil'in eserlerini radyoda Neriman Altındağ, Nermin Yapar, Zehra Bilir vb. bir çok THM sanatçıları icra etmişlerdir. İnce Halil 1964 yılında vefat etmiş, geride esi Kamer Hatun ve sekiz çocuğunu bırakmıştır. Türkülerinden Seçmeler: Karlı dağlar karanlığın bastı mı? Kahpe felek ayrılığın vakti mi? Karlı dağlar ne olur ne olur Asker ağam gelse yaralarım ey(i) olur Bir bulut kaynıyor Sivas elinden Ucu telli mektup geldi yarimden Karlı dağlar ne olur ne olur Asker ağam gelse yaralarım ey(i) olur Allah su askere ömürler vere Tezkeresin alıp geriye döne Karlı dağlar ne olur ne olur Asker ağam gelse yaralarım ey(i) olur KÖSE DAĞI Kösedağ dediğin büyük manzara Bir yanı Suşehri bir yanı Zara Otur çiçekliye zülfünü tara Çekil duman Kösedağ'ın başından Av edelim kekliğinden kuşundan Kösedağ başında acı su çoktur, Tatlı su başında menekşe çoktur Böyle güzel yayla bir yerde yoktur Çekil duman Kösedağ'ın başından Av edelim kekliğinden kuşundan Kösedağyüksektir Zara engini, Yaylaya çıkarlar fakir, zengini, O güzel çiçekler dökmez rengini, Çekil duman Kösedağ'ın başından. Av edelim kekliğinden kuşundan Kösedağ başında yayılan taylar Var mı benim gibi emeği zaylar Sizde duydunuz mu yıldızlar, aylar Çekil duman Kösedağ'ın başından. Av edelim kekliğinden kuşundan Kösedağ başında kar bölük yatar Kızılırmak coşmuş köpükler saçar Peynirini kaymağını ucuza satar Çekil duman Kösedağ'ın başından Av edelim kekliğinden kuşundan Zara eli derler benim durağım Evvel yakındım şimdi yırağım Yanmaz iken yanar şimdi yüreğim Çekil duman Kösedağ'ın başından Av edelim kekliğinden kuşundan Kösedağ Süleyman'ı duman bürüdü Anuklu'da kar kalmadı eridi Kırat menzilini aldı yürüdü Çekil duman Kösedağ'ın başından Av edelim kekliğinden kuşundan Ezim ezim eziliyor yüreğim (Diyarbakırlı Celal'i ziyarete gittiğinde hastalanmış ve bu uzun havayı yakmıştır) Ezim ezim eziliyor yüreğim Çok yalvardım kabul olmaz dileğim (vay) Ben ağlarım doktor ağlar, dert ağlar Haram oldu yari gördüğüm çağlar Laleli, sümbüllü, ah ne güzel bağlar Telgrafın direkleri dört olur Sen ağlama yüreğime dert olur (vay) Ben ağlarım doktor ağlar, dert ağlar Haram oldu yari gördüğüm çağlar Laleli, sümbüllü, ah ne güzel bağlar Bir tel verdim Diyarbekir’e valiye Haber gelir Çarşambaya Saliye (vay) Ben ağlarım doktor ağlar, dert ağlar Haram oldu yari gördüğüm çağlar Laleli, sümbüllü, ah ne güzel bağlar Türk Halk Müziğinin güçlü seslerinden biri olan Zaralı Halil, 1906 yılında Sivas'ın Zara ilçesinde doğdu. Asıl adı Halil Çataltepe'dir. Ancak zamanın kaymakamının ısrarı üzerine Çataltepe olan soyadını "SÖYLER" e çevirmiştir. Zaralı Halil, ailenin 3. Çocuğudur. Kendisinden büyük iki ablası vardır. Halil doğunca erkek evlatlarının olduğu düşüncesiyle ailesi çok sevinmiştir. Zaralı Halil zayıf bünyeli bir çocuktu, çabuk hastalanan, nazik bir ünyesi vardı. Annesi Gülsüm Hanım onun sağlıklı olması için her türlü çabayı harcıyor, "inşallah bu incik ölmez" diye dua ediyordu. Öksüz kalan Halil, bir daha rahat yüzü görmez. Babası Halil İbrahim de kayalardan balyozla taş kırmaya çalışırken taş yığınlarının altında kalarak sakatlanır. İki yıl tedavi görürse de sonunda o da hayata gözlerini yumar. Annesiz ve babasız kalan Halil, Sivas Yetiştirme Yurduna yerleştirilir. Halil yurda yerleşmekle yepyeni bir hayata başlar. Dayanışmayı, paylaşmayı, grupla bir arada yaşamayı öğrenir. Dört yıl kaldığı yurtta saz çalmayı öğrenir. Sanatçı kişiliği ortaya çıkar. Zara'ya geldiğinde Zaralılar onu yalnız bırakmazlar, hemşehrilerine kucak açarlar, bağırlarına basarlar. Saz çalmayı gittikçe geliştiren Halil, sesinin de güzelliği ile sıra gecelerinin, düğünlerin, eğlence merkezlerinin aranılan insanı olur. Annesi ona hep "incik" derdi. Bu incik halk arasında, kişiliğine de uygun olarak "ince"ye dönüştü. Artık adı Sivas'ta "İnce Halil" olmuştu. Herkes ondan "İnce Halil" diye bahsediyordu. İl dışında ise adı Zaralı Halil'di. O yıllarda herkes doğru yer ile anılırdı. Diyarbakırlı Celal, Malatyalı Fahri, Divrikli Nuri Üstünses gibi... Sırtı kamburdu Halil'in. Hatta o sıralar Sivas'ta Halil'in sesinden güzelliği ve gürlüğü sırtındaki kamburundan geliyor derlerdi. Halil şöhretini pekiştirmek üzereyken bu sefer de askere alınır. Askerde de kendisini gösterir. Orada düzenlenen her eğlenceye salit olarak çıkar. Ama Halil hastadır. İçkiye düşkünlüğü vücudunu iyice yıpratmıştır. Gördüğü tedaviler onu iyileştirmez. Hastalık raporu alarak memleketi Zara'ya döner. Askerliğini de zar zor raporla, izinli bitirir. Önce Suşehri, Sivas, Erzurum gibi yerlerde kendini göstermeye başlar. Gittiği her yerde büyük ilgi görür, sesi çok beğenilir. Artık büyük şehirlere açılma zamanının geldiğini düşünür. Kendisini çok seven ve beğenen manifaturacı Şükrü Efendi onun elinden tutup İstanbul'a götürür. Bir p lak şirketiyle anlaşır. Plak şirketi plak doldurduktan sonra vaat ettiği parayı vermez, mahkemelik olurlar. Ancak Halil'in doldurduğu plak büyük ilgi görür, Plakları yok satar. Şöhreti tüm ülkeye yayılır. Artık Halil plakçıların değil, plakçılar onun peşindedir. Eğlence dünyası onu Diyarbakırlı Celal ile Erzincanlı Şeref'le birlikte anmaya başlarlar. O günkü sanat dünyasının önde gelen isimlerinden Zehra Bilir, Muzaffer Akgün, Nurettin Dadaloğlu gibi dev sanatçılar Zaralı Halil'i grupları içine alıp yurt turnesine çıkarlar. Şöhreti arttıkça Zaralı Halil'in içkiye düşkünlüğü de artar. Evini, ailesini, çocuklarını aramaz olur. Yedi yıl memleketine uğramaz. Ailesi ona hasret kalır. Sağlığı iyice bozulan Halil, sonunda yalnızlığa ve bekarlığa dayanamaz, memleketine döner. Ama hastalığı ilerlemiştir. Hiçbir tedavi onu iyileştirmez. Sonunda 15.01.1964 tarihinde Zara'da hayata gözlerini kapar... ihsanozturk.com Biyografi İhsan Öztürk hocamın Web sayfasından alınmıştır.
via Sivas Herfene https://bit.ly/3X4Y5vr
Yorumlar
Yorum Gönder