Ana içeriğe atla

Bir fotoğraf bir yorum. Salih Şahin hocamızdan . Düzelmese Kalenin Başı Düzelmezdi ! Meşhur bir Sivas darbımeselidir. İşleri yolunda gitmeyen kişileri teselli etmek için "Özülme gardaş düzelir düzelir Düzelmese kalenin başı düzelmezdi gün ola harman ola Hele sabırlı ol biraz !" der teselli verirler. Bir Sivas türküsünde de; Çıkalım kaleye bir akşamüstü Sen Sivas'ı seyret yar bende seni Sanma deli gönül yar sana küstü Sen Sivas'ı seyret yar bende seni diyerek türkülere konu sevdalara mekân olur Kale. Şehrin güney kesiminde yer alan Sivas Kalesi Topraktepe ve Yukarı Kale isimleri ile de anılır. Topraktepe 40 m. yükseklikte bulunmakta günümüzde Kaleparkı adıyla Gazino olarak kullanılmaktadır. Çoğu tarihi eserlerimizde olduğu gibi burada da bu geleneğimizi devam ettirerek millet olarak bu tarihi mekânımızı da bir eğlence merkezine çevirmiş bulunmaktayız. Geçmişte şehrin savunmasında güvenliğinin sağlanmasında hatta halkın para pul altın gibi değerli maden ve eşyalarının saklanmasında âdeta banka gibi işlev gören önemli bir sığınak olan Kale günümüzde kaçkınların ve gezginlerin eğlence mekânı haline gelmiştir. İlim adamları M.Ö. iki binin başlarında burada Hititlerin yaşadığını Bizanslılar döneminde şehrin korunmasında önemli roller üstlendiğini ve Selçuklular döneminde de yeniden inşa edilerek buraya bir hisar yapıldığını söylemektedirler. Sivas şehrinin Timur tarafından işgal edilerek yakılıp yıkılması şüphesiz Kale-i Cedidi de harabe haline getirmiştir. Bu işgalde yıkılan Kale Osmanlı döneminde Çelebi Mehmet zamanında 1418 yılında Akbey isimli bir kumandan tarafından yeniden tamir ettirilmiştir. 1649 tarihinde Evliya Çelebi tarafından gezilen Kale şu şekilde tasvir edilmektedir: Kıble tarafında yüksek bir yer olup bütün şehre havale bulunmaktadır. Dört köşe hendeksiz yalınkat iki kapılı toprak bir tepe üzerinde yapılmıştır. İşlek kapısı kıble tarafına aşağı şehre açılmaktadır. Diğer kapısı da doğuya doğru açılmakta ve sürekli olarak kapalı tutulmaktadır. İçinde camisi iki yüz nefer evi zahire ambarları su sarnıçları cephaneliği ve 40 kadar da şahî denilen eski top bulunduğu belirtilmektedir. Sivaslı Selman Bey ailesinden Alâeddin Paşa 1814 tarihinde Toprakkale burcunun doğu tarafında ve şehre hâkim noktasına bir saat kulesi yaptırmıştır. Saat kulesinin tokmağı her saat başında büyük bir çana vurarak sadece Sivasa değil çevre köylere de zamanı haber vermekteydi. Ne yazık ki Sivasa 140 sene hizmet veren bu eser 1944 yılında Belediye başkanı Rahmi Günay tarafından yıktırılmıştır. Mahallenin Camiini Zaralızâde ailesinden Âlime Hatun yeniden inşa ettirmiş tahta bir minaresi bulunan bu cami de kale ve çevre düzenlemesi çerçevesinde 1945 yılında yıkılmıştır. Kale üzerinde kurulu bulunan hanelerde Kaledizdarları Kale Kethüdaları Sivaslıoğlu Yusuf Alemdaroğlu Salihoğlu Bostancıoğlu Hızarcı Abdullahoğlu Haliloğlu Usta Mehmedoğlu Lökoğlu Serçelioğlu Arifeoğlu Mahmud Kerimesi Yaramış İmamı Ömer Zevcesi Bostancı Mustafaoğlu Canbaz Hasan gibi ailelerin haneleri bulunmaktaydı. Saat Kulesi gibi Topraktepenin üzerinde bulunan evler de 1945 yılında kale ve çevre düzenlemesi çerçevesinde yıkılmış ve burada bulunan haneler Ece Mahallesine nakledilmişlerdir. Bunun üzerine Sivas halkı "Demirleng'in yıkamadığını Belediye Reisimiz yıktı" diyerek telmihte bulunmuş tarihe not düşmüşlerdir. Sultan II. Abdülhamid Arşivi'nde Kale'nin bu fotoğrafını görünce aklımdan " Düzelmese Kalenin Başı Düzelmezdi" darbımeseli geçti de.... SALİH ŞAHİN


via Sivas Herfene https://bit.ly/44AYM2L

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayriye Karayurt Bir eğitim neferi . Kendisi 40 yıl Sivasımız da ilkokul öğretmenliği yapmış nice çocuklar yetiştirmiştir. Cumhuriyet ilkokulunda çalıştığı zamanlar 1971 yılında yılın öğretmeni seçilmiş başarılı bir eğitimci . Şu an kendisi halen memleketi olan Sivas’ta yaşamını sürdürüyor. Değerli hocamıza sağlıklı ömürler dileriz.

via Sivas Herfene https://bit.ly/45TwjGs
via Sivas Herfene http://bit.ly/2t7LRF9

Pamukpınar öğretmen okulu Tarihçe Pamukpınar Köy Enstitüsü, Sivas-Tokat karayolu üzerinde Yıldızeli’nin 5 km kuzeyinde 1941 yılında kuruldu. Pamukpınar adının nereden geldiğinin iki ayrı söylencesi var: 1. hoş içimli kaynak suyundan geliyor. 2. yerleşke bölgesinde yüzeyden akan kireçli pınar suyu aktığı yerleri beyaza dönüştürdüğünden Pamukpınar adı kalıcılaşıyor. Kısacası Pamukpınar ismi bir sudan geliyor. Pamukpınar topraklarının istimlak işleri 1938 yılında yapıldı. 700 dönümlük arazi üzerinde 1941 yılında faaliyete geçti. Okulun yerleşme ve spor alanları hariç 400 dönüm ekilip, işlenebilir arazisi vardır. Akçadağ Köy Enstitüsü’nde okuyan Sivas, Tokat ve Erzincan’lı öğrenciler (efsane öğretmenimiz Ömer Yurdagül’ün rehberliğinde) getirilerek 2. ve 3. sınıflar oluşturuldu. Adı geçen illerin köylerinden, ilkokulu bitiren öğrenciler alınarak 1. sınıflar oluşturuldu. Başta okul müdürü Ethem Salmangil, bir müdür yardımcısı, üç öğretmen ve yüz seksen öğrenci ile eğitim-öğretime başlandı. Henüz derslik, yemekhane, yatakhane ve lojman binaları yokken; öğrenciler Yıldızeli’ndeki Cumhuriyet İlkokulu’nun zemin katında yatıyor, yemeklerini de orada yiyorlardı.. Havaların iyi olduğu günlerde Pamukpınar’a gidilerek temeller kazılıyor, tuğlalar hazırlanıyor, binaların yapımında öğrencilerin de beden gücünden yararlanılıyordu. 1942 yılından itibaren normal eğitim-öğretimin yanı sıra eğitmenler de yetiştirilmeye başlandı. Askerliğini yapmış, okuma yazma bilen erkekler alınarak, Nisan ayı ie Ekim ayı arasında kurslarda yetiştirilip, köylere Eğitmen olarak gönderiliyorlardı. Yetişkin bu insanlardan binaların yapım ve bakımlarında da yararlanıldı. Bu Eğitmenler’in kırsal bölgelerin eğitim ve kalkınmalarına büyük katkıları olmuştur. Eğitmen yetiştirilmesine 1948 yılına kadar devam edildi. Okulun kuruluşundan itibaren Döner Sermaye teşekkül ettirildi. Arazinin yarısı ekilip, biçilirken diğer yarısı nadasa bırakılıyordu. Örnek verirsek; 1964-1965 Ekim’i sonunda 8 ton arpa, 9 ton yulaf, 10 ton buğday, 2 ton saman, 3 ton ot, 1 ton yonca üretildi. Ayrıca büyükbaş hayvanlar ve kümes hayvanları da yetiştirilerek, bunların etinden, sütünden yararlanılıyordu. Yine küçük bir orman haline getirilen Pamukpınar arazisinde çam, söğüt, kavak, elma, erik, akasya, meşe vs. ağaçlar yetiştirilmiştir. Ayrıca yaz aylarında okulun büyük sınıf öğrencileri dönüşümlü olarak okula çağırılarak tarım işlerinde çalıştırıldı. Köy enstitüleri 1952 yılında zamanın yöneticileri tarafından kapatıldı. 1952 yılından itibaren 6 yıla çıkarılarak PAMUKPINAR YATILI ERKEK ÖĞRETMEN OKULU olarak eğitim öğretimini sürdürdü. 1976 yılından itibaren, ÖĞRETMEN LİSESİ’ne dönüştürüldü. 1988 yılına gelindiğinde; öğretmen lisesinin içinde bir de GÜREŞ OKULU açılarak; 1990 yılına kadar çift okullu Eğitim Öğretim sürdürüldü. 1990 yılından 1997 yılına kadar PAMUKPINAR ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ adiyla faaliyetine devam etti. 1997 yılından itibaren, YATILI İLKÖĞRETİM BÖLGE OKULU’na (YİBO) dönüştürüldü. 2014 yılından beri ise YATILI BÖLGE ORTAOKULU statüsünde Eğitim ve Öğretim’e hizmet veriyor. Pamukpınar 4000′e yakın öğretmen yetiştirerek yurdun her tarafına göndermiştir. Yurdumuzun her tarafında Pamukpınar’dan yetişmiş hemen her meslekten insana rastlamak mümkündür. PAMUKPINAR’DAN YETİŞENLER Cahit Külebi Şair Sabri Özer Şair ve Yazar Mahmut Özdermir Bakan Nihat Canpolat Vali Amir Çiçek Vali Halil İbrahim Akça Büyükelçi Mehmet Çağlar Genel Müdür Necati Yalçın Prof. Dr. Hüsnü Aydoğdu Müzisyen Dursun Çiçek Albay Dr. – Mv. Şeref Eroğlu Güreşçi (Dünya Şampiyonu) Hakkı Bulut Sanatçı Mehmet Güler Yazar Hasan Göztepe Yazar Ali Doğan Halk Ozanı Tevfik Karakaya Profesör Niyazi Ünsal Eski Erzincan Senatörü Emin Özdemir Yazar Mehmet Ceylan Profesör Dr. Kadim Ceylan Profesör Dr. Ahmet Erbil Fizik Prof. Dr. Amerika (NASA) Orhan Çakırer Prof. Dr. Ali Bozkurt TÖB-DER Genel başkanı Abbas Cılga Şair- Yazar Hazım Zeyrek Şair- Yazar Mehmet Adem Solak Şair- Yazar

via Sivas Herfene http://bit.ly/2s3MhyS