"ATATÜRK'ÜN YAZDIĞI MERSİYE" Atatürk’ün Hafızı Yaşar Okur Anlatıyor: ''Atatürk hassastı. Bunu birçok vesilelerle gördük. Bazı olaylar karşısında gözlerinin yaşardığına çok defa şahit olduk. Bu konuda bir hatıramı daha nakledeyim size: Atam, Ankara’dan İstanbul’a gelmişti. O günlerde Edirne’deki merasim esnasında Şükrü Nailî Paşa vefat etmişti. Bu haberi duyar duymaz çok üzüldüler. Bu üzüntü bütün saraya sirayet etmişti. Bir matem havası esiyordu. O akşam beni, yalnız olarak huzurlarına kabul ettiler: “-Saz falan istemiyorum, dediler. Çok üzüntülüyüm bu akşam. Şükrü Nailî Paşa seni de çok severdi. Yarın kabrinin başında bir Yâsin oku.” O akşam, hep Şükrü Nailî Paşanın meziyetlerinden bahsetti. Anlatırken sesi titriyordu. Ertesi gün Beyazıt Camiinde kılınan öğle namazından sonra muazzam bir cemaatle Edirnekapı Şehitliğine gidildi. Yüksek sesle Yâsin Suresini okudum. Atamın emirlerini yerine getirdim. O akşam sarayda huzurlarına girdiğim zaman dinî merasim hakkında izahat verdim. “- Kabrin başında okuduğun gibi burada da Yâsin Suresini oku bakalım” buyurdular. Sureyi yine gözleri yaşararak nihayetine kadar dinlediler. O akşam da saz heyetini istemediler ve erkenden yemeklerini getirttiler. Ertesi sabah Yalova’ya teşrif ettiler. Bir hafta sonra döndükleri zaman bu sefer de huzurlarına çıktığımda çok üzüntülü idiler: “- Al kâğıt, kalem… Söylediklerimi not et” diye emir buyurdular. Hemen o anda söyledikleri şu sözleri tespit ettim: Büyük Türk ordusu Büyük bir kahramanını toprağa veriyor Ulu Türk milleti Değerli bir evlâdını toprağa veriyor. Toprak! Bu değerliyi koynuna almaktan zevk mi duyuyorsun? Bize dersin ki Bu kıymetliniz bağrımda Açacaktır kahraman çiçekleri Sükûn buluruz Ancak o zaman Gözlerimizin yaşı Seni sular. Dikte ettirdikleri bitince şu emri verdiler: “- Şimdi kütüphaneye gidiniz, bu güfteyi mersiye şeklinde besteleyip bana getiriniz.” Güfteyi pek kısa bir zamanda besteledim, huzurlarında okudum. Çok memnun ve mütehassis oldular. Birkaç defa tekrar ettirdikten sonra: “- Bu mersiyeyi yarın Millî Müdafaa Müsteşarı Derviş Paşanın kabrine koyunuz” diye emrettiler. Ertesi günü Derviş Paşanın cenazesi büyük merasimle Maçka Mezarlığına götürüldü. Merasim sırasına mersiyeyi segâh makamında okudum. Gözlerimizin yaşı toprağı suladı ve ancak o zaman sükûn bulduk.'' kaynak: Hafız Yaşar Okur'un Atatürk'le Dini Hatıraları
via Sivas Herfene http://bit.ly/2xIdsmu
Yorumlar
Yorum Gönder